"Kaybolan Selamicesme'de unutulmaz simalar vardi ki, bunlardan biri Sisman Yanko idi. Asil adi Yanko Ananyadis'ti. Tuhafiye isi ile ugrasirdi. Her turlu yunlu, pestamal, Amerikan bezi, ama ille de Selanik isi yunlu fanilalar satardi. Evinin bahcesinde o da uzumler yetistirir, Rumlarin pek cogu gibi, bunlari satmaz, sarap yapardi. 1930'da Yanko Yunanistan'in yolunu tuttu. Koskun yeni yasami, Tevfik Sabuncu Bey ailesine aciliyordu. Ne var ki, bu ailenin yasantisi Yanko'nunki kadar keyifle orulu olamadi. Tevfik Bey'in oglu Orhan girtlak tuberkulozundan dayanilmaz acilar cekiyordu ve hemen hemen hicbir seyi yiyemiyordu. Evin tum nesesi sonuktu. Hatta rivayet olunur ki, bir bayram gunu bahcenin cadde tarafindaki avlusuna her vakitki mahzunluguyla oturmus ve "ah!" demisti, "kurbanda kavurmalar mis gibi kokar, hic olmazsa bir iki lokma yiyebilseydim..." Orhan, ayni yil koskun bahcesine de, bu dunyaya da veda edecekti...""Kiziltoprak'a giderken, Kadikoy Istanbul Anadolu Lisesi'nin bulundugu yere yakin, semtin bu cumbuslu, dunyevi havasiyla ic ice, bir dergâh yer alirdi: Mecidiye Dergâhi. Avlusu kirmizi tugladan bir yapiydi. Bahce kapisinin iki tarafinda birer cesme vardi. Bahcede ulu agaclar olmayip, erik, armut, ayva agaclari gelisiguzel dagilmislardi. Bahcenin ilerisinde kucuk bir de mezarlik mevcuttu. 1925'te tekkeler kanununca kapatildiktan sonra, Mecidiye Dergâhi iyice bakimsiz bir hal aldi. Once mezarlik sokulup yerine bir apartman dikildi. Bu apartmanin ucuncu katinda oturan Mecidiye Dergâhi'nin son seyhi Yusuf Fahri Baba (12.01.1891 - 12.12.1967), 1965 yili itibariyle dami cokmus haldeki dergâhi seyreder ve "O da bizim gibi cokuyor" derdi. Bugun dergâhtan geriye hicbir sey kalmadi..." (Tanitim Bulteninden)
Die Inhaltsangabe kann sich auf eine andere Ausgabe dieses Titels beziehen.