Yedi Tepe Bir Olum - Softcover

.

Istanbul’da yedi gun: Cirkin bir ask, guzel bir devrim ve gecikmis bir intihar... Istanbul’un butun cocuklari yasami degistirme hevesiyle sokaklara geri donmustur. Turkiye’nin gri duvarlari devrim ruzgariyla asinmaktadir. Ve Tunc adinda genc bir adam, Istanbul’un bir varosunda kendi sonunu hazirlamaktadir. Bu sehrin gencleri yuksek agaclardan yeryuzune duserken, romanin ana karakteri olan Tunc cocuklugunu yasadigi varos mahallesine geri doner, genc yasta intihar etmis dayisinin terk edilmis dairesine gelir. Aklinda sadece kendisinin anlayabilecegi dusuncelerle dairenin balkonuna cikar. Tipki dayisi Demir’in yaptigi gibi uzunca bir ipi boynuna gecirir, korkuluklara yaklasir, onu sokagin dibinde bekleyen simsiyah bir agzin derinligine bakar. Bu romani okuyanlar, devrimin agir odunlarini kucuk omuzlarinda tasirken yorulan genc bedenlerin cigliklarini duyacaklar. Istanbul’un en guzel gunlerinde bile zihinlerine serpilmis olum tohumlarini sokup atamayanlari gorecekler. Olmesi gerektigini bilen ama bir turlu olemeyenlerin cirpinislarini dinleyecekler. Tunc bu romanda birini sevmeyi ogrenecek. Devrimin ortasinda tanisacagi Nar adinda genc bir kadina âsik olacak. Nar da tipki onun gibi olmesi gerektigini bilenlerden… Bu kadin Tunc’un gozlerindeki olum cukurlarini gorecek ve onu Intihar Okulu’na davet edecek. Tunc bu okulda asik oldugu kadinla beraber intihar derslerine katilirken, devlet baska hesaplarin pesinde olacak. Devlet, her zaman oldugu gibi, genclerin ozgurluk arzularini bastirmanin yollarini arayacak. Ama hangi devlet? Koku Selcuklu’ya kadar uzanan bu devlet yine kendi icinde paramparca haldedir. Gocebe Turklerin Selcukluya karsi ayaklandigi 1240’tan beri kendini cift basli bir kartal seklinde gosteren bu devlet artik ne yapacagini sasirmis! Yoneteni yok ama talibi cok. Devletin talipleri birbirini yiyecek. Bu karmasada kotegi yiyen gene halk mi olacak? Peki, gencler her seye ragmen istediklerini alabilecekler mi? Bu ozgurluk savasinda Tunc ne yapacak? Olecek mi, oldurecek mi? Yoksa ona emanet edilmis olan Istanbul’un gizli civisini mi cakacak? Aklinda birbirini itekleyen turlu turlu sorular: “Yeniden nefes alabildigimin farkina varir varmaz aklimi birtakim sorular isgal ediyor gene. Su kac gundur yasadiklarimi tek bir kadere mi baglamislar? Surekli ipucu ariyorum. Olebilmek icin bu genclerin isyanina mi katilmaliydim? Nar, o ugursuz olum yolunda bana eslik etsin diye mi gonderildi? Bunca yil bin bir sikintiyla yasadigim Istanbul neden simdi bu kadar eglenceli ve neseli bir yere donustu? Tam da olum, zayif bedenimin sinirlarini bu kadar keskin cizmeye baslamisken…”